Özellikle kadınlar risk altında! Bu belirtiler varsa doktora koşun... Hayatı zindan ediyor

Özellikle kadınlar risk altında! Bu belirtiler varsa doktora koşun... Hayatı zindan ediyor
Doç. Dr. Taha Can Tuman, sosyal kaygı bozukluğunun toplumda yaygın olduğunu söyledi. Tuman, konuya ilişkin açıklamasında, "Sosyal anksiyetesi olan kişiler, kendilerine bakıldığını hissettikleri veya eleştirildiğini düşündükleri ortamlarda aşırı kaygı yaşarlar. Belirtilerimizin başkaları tarafından fark edilmesinden korkarız ve buna göre kendimizin farkına varırız. Titreme, hızlı kalp atışı, terleme, kızarma, kızarma ve baş dönmesi gibi fiziksel belirtiler yaygındır." diye konuştu.

Ruh sağlığı uzmanı Doç. Dr. Taha Can Tuman, son yıllarda çok fazla görülmeye başlayan sosyal kaygı bozukluğu hakkında konuştu. Doç. Dr. Tuman, konuya ilişkin açıklamasında sosyal kaygı bozukluğunun, kişinin sosyal durumlarda aşağılayıcı veya aşağılayıcı bir şekilde olumsuz davranacağı gerekçesiyle başkaları tarafından olumsuz olarak yargılanması nedeniyle aşırı korku ve endişe durumlarından kaçınma eğilimi ile karakterize edilen bir bozukluk olduğunu söyledi.

SICAK BASMASI, TERLEME VE BAŞ DÖNMESİ DURUMLARINA DİKKAT

sosyal kaygı bozukluğu

Sosyal anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerin sosyalleşirken sıklıkla panik benzeri belirtiler gösterdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Tuman, “Bu durumlar toplum içinde konuşmak, umumi tuvaleti kullanmak, başkalarıyla yemek yemek veya genel olarak sosyalleşmeyi içerebilir. Bu bozukluğu olan kişiler, eylemlerinden dolayı sosyal ya da performans durumlarında aşağılanmaktan veya utanmaktan korkarlar ve artan kalp atış hızı, terleme ve diğer depresyon belirtileri ile aşırı derecede endişeli hale gelebilirler. Bakışlarını hissettiği ortamlarda aşırı kaygı duyar ve eleştirileceğini düşünür, bir yandan da başkaları tarafından fark edilmekten ve dolayısıyla eleştirilmekten ve alay konusu olmaktan korkar. Titreme, terleme, kızarma ve baş dönmesi gibi fiziksel belirtiler yaygındır. Bu somatik belirtiler ek kaygı yaratabilir ve genellikle sosyal durumlarda kaygılarını daha fazla yükselten koşullu korku tepkisi oluşur." dedi.

GENELLİKLE ERGENLİKTE BAŞLIYOR

Doç. Dr. Tuman, "Sosyal kaygı bozukluğu 100 kişiden 13'ünde bulunuyor" diyor. Kadınlarda biraz daha yaygın olduğunu belirten Tuman, "Genellikle gençlik yıllarında başlıyor. Kişi korkusunun aşırı ve mantıksız olduğunu bilir. Korkulu bir sosyal durumdan kaçınmak, kaygılı beklentilere neden olur ve bireyin normal günlük aktivitelerini, mesleki işleyişini ve sosyal ilişkilerini bozmaktadır. Tedavide ilaç ve aynı zamanda psikoterapi birlikte kullanılmaktadır. Terapide öncelikle kişinin eleştiri, olumsuz değerlendirilme durumları, dışlanma, aşağılanma ve reddeilmenin yanı sıra bilişsel kaygıları dile getirilir. Sonraki aşamada hastayla ilgilenerek korkularının altında yatan bu olumsuz düşünceleri düzeltmeyi amaçlar. Üretilen bilişsel değişiklikler, üstesinden gelmek gibi davranışsal uygulamalarla desteklense de, düşünmenin yanı sıra davranışta da bir değişiklik olması zorunludur." diye konuştu.

SICAKLIKLAR RUH SAĞLIĞINI ETKİLİYOR

sosyal kaygı bozukluğu

Araştırmaların yükselen sıcaklıkların psikolojik etkilerinin olduğunu ortaya koyduğunu söyleyen Psikiyatrist Uz. Dr. Gülnur Şen, konuyla ilgili değerlendirmesinde “Küresel ısınmanın da etkisiyle meydana gelen mevsimsel değişimler nedeniyle hava sıcaklığında meydana gelen ani değişimler kişilerin ruh sağlığını da etkiliyor. Literatüre baktığımızda, Renee Lertzman'ın iklim değişikliği ve psikoloji arasındaki bağı ekolojik melankoli terimiyle kavramsallaştırdığını görüyoruz. Sadece ülkemizde değil dünya genelinde insanlar ani sıcaklık artışlarından dolayı birçok sağlık sorunu ile karşı karşıya kalmaktadır. Bunlar; Artan sıcaklıklardan ölüm, kalp, dolaşım, damar, ısı-solunum, ısı kaynaklı yangınlardan kaynaklanan hava kirliliğinden negatif akciğer hastalığı, ısıya bağlı psikoz ve kuraklık. Artan sıcaklıklar nedeniyle kuraklık korkusu, orman yangını gibi felaketlerin yaşanması korkusu, sıcaktan kendilerinin veya sevdiklerinin sağlığının etkileneceği endişesi, insanlarda stres düzeyini artırmakta ve ruhsal hastalıklara davetiye çıkarmaktadır." ifadelerini kullandı.

Kuraklık korkusu ve besin kaynakları endişesinin insan ruhunu olumsuz etkilediğini söyleyen Uz. Dr. Gülnur Şen, "Sıcaklıktan dolayı meydana gelen kuraklık kaygısı ile baş edememenin sonucunda ortaya çıkan sürekli hava durumu takibi, gıda kaynaklarına yönelik endişe şeklinde durumların çiftçilerde direkt olarak, kentte yaşayanların da dolaylı bir şekilde psikiyatrik başvuruları arttırdığı da gerçekleştirilen çalışmalarda gösterilmiştir." dedi.

Uz. Dr. Gülnur Şen, konuşmasına şöyle devam etti:

"Spesifik olarak, stres bozuklukları, karmaşık kederin yanı sıra suçluluk, depresyon ile anksiyete bozuklukları, bedensel şikayetler, konsantrasyon eksikliği, uyku bozuklukları, cinsel işlev bozukluğu, kaçınma, sinirlilik, artan intihar düşüncesi ve uyuşturucu ya da lkol kullanımı, ruh haline bağlı olarak farklı şekillerde ortaya çıkar. Ayrıca geceleri artan sıcaklığın neden olduğu uyku bozukluğu, kişiyi gün içinde hem yorgun hem stresli hem de tahammülsüz hale getirirken, bunun tersinin yani gün içinde artan sıcaklığın neden olduğu stres hissi de geçerlidir.Gündüzler de uyku bozukluklarına neden olabilir.

Çalışmalar, yüksek sıcaklıklara doğrudan maruz kalma durumunun bilişsel işlevleri üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğunu ve bunun da şiddet içermeyen çatışmaları çözme yeteneğini azaltabileceğini ve kişiyi şiddete yöneltebileceğini gösteriyor. Artan hareketlilik ve sağlık sorunları nedeniyle, yaşlı insanlar iklim risklerine karşı özellikle savunmasızdır. Bu da aslında geriatrik psikiyatrik sorunlara davetiye çıkarır."